29 Nisan 2009 Çarşamba

M. Muhtar Kutlu

Kocaeli Üniversitesi'ndeki Söyleşisinden Notlar
Anadolu'da Göçerlik

- Osmanlı geleceğin "yerleşik kültür" olduğunu biliyordu. İstanbul'u almaya giderken konar-göçerleri "yolda unuttu".

- Göçebeler biri diğerinin sahip olmadığı şeye sahip olacak şekilde örgütlenir.

- Terminolojide "göçebe":
1. ekonomik özelliklerden bağımsız, hareketli yaşam süren insanlar
2. tarımla-yerleşik olmakla ilgisi olmayan ya da bunla sınırlı bir ilişkide olan insanlar

- Göçebelik (Nomadizm): a) avcı toplayıcı göçebeler b) pastoral nomadizm (otlatıcı göçebeler) c) diğer göçebeler

- Doğanın parçası olduğumuzu unutup sahibi olmaya soyunduğumuzda iklim göçerleri de ortaya çıkacaktır.

- Bir Kitap: F. Brauder - Akdeniz Mekan ve Tarih

- Transhümans: İnsanların ve hayvanların düzenli yer değiştirmeleri.

- Anadolu Pastoralizmi: a) Göçebe/Göçer/Konar-göçer b) Yarı Göçebe c) Yaylacı (Yerleşik Köylü)

- Anadolu'da Göçer Kültürü Kökler: Türk Göçebeliği Türkmenler ve Yörükler Konar Göçerlik Selçuklu ve Osmanlı

- Yörük, Türkmen'in hayvancılığı sürdürüp yerleşikliğe direnenidir.

22 Nisan 2009 Çarşamba

"...Bir gün gelir, herkes kendi yoluna gider. Herşey nasıl başladıysa, öyle biter..."

Karşılaşma

Yağmurum şiddetli, şimşek...
Duruşun şimşir...
Söz alaşımın yeşil...
Şaşılası başkalaşım,
Şaşılaşan bakışlarım...
Eşim, değişim, eğilişim...

- Görüşürüz...
- Görüşelim!..

Özlemişim.
foryoukitty

21 Nisan 2009 Salı

Doğduğun günü kutlamadığın her gün ölüsün!

*Kitty*
Ne hoş tadın kadın.
Fevkalade mayhoş.
Adının tınısı güçlü.
Yüzünün hüznü hoş.
Uykunu almışsın.
Başında hafif bir ağrı.
Kaç tekilalıkmış gecen?
Nereye geç kalmışsın?
Yola çıkmışsın.
Güzelmişsin ve yolsuz.
Sahip değil aitmişsin.
Yorulmuşsun.
Dudağın kuru,
Derin dökük,
Kanın yavaş,
Elin titrek...

Az kişi anlar,
Pürüzlü yanlarını.
Bazısı anlatırsan anlar,
Mükemmel olmadığını.
Çok kişi yanılır,
Kimi seve seve yanılır.
Kimi seni başkası sanır (öyle tanır).
Kimi bile bile yanılır (yanıltır).

Akciğerin ak değil.
Ölürsen mübah değil.
Bu aleme toz değil,
Kum fırtınası kondurmalı!

Zehir koklamışsın,
zakkum olmuş...
İt sevmişsin,
köpek olmuş!..

Bir soru sormuşsun,
cevap olmuş...
foryoukitty

17 Nisan 2009 Cuma

Oruç Arıoba

*
Yaşamın inişleri çıkışları olacak gerçi
(bir gün öyle, bir gün böyle...);
ama, göreceksin ki, yaşayacağın temel oluşum,
düşüş olacak: yeteneklerinin daralması;
yapabileceklerinin azalması; yaşama yürüyüşünün
tık-nefes kalması -- yaşam yolunun kısalması...
Yaşarken sürekli, düştüğünü göreceksin --
çeşitli yüksekliklerden çeitli derinliklere...
Yaşamın, düşüşün olacak.
Yaşarken düşeceksin.
Ama bu demek değildir ki yaşamın boşunaydı; önce
yükselip sonra düşerek, bir hiç oldu: Zaten, bu
yüksekliklere çıkıp, bu derinliklere düşmen, senin
yaşamının getirdiği zorunluktu -- sen, sen olarak,
ancak ve zorunlu olarak, o yüksekliklere çıkıp,
ancak ve zorunlu olarak, o derinliklere düşebilen
olacaktın -- oldun da, oluyorsun da,
daha da olacaksın.
Yaşamın, zaten, buydu;
bu olacak
-- sen zaten, busun;
bu olacaksın.
O yükseklikler ne denli yüksek,
o derinlikler ne denli derin olmuşsa, olacaksa,
yaşamın da o denli yüksek, o denli derin olmuş
--olacak-- demektir.
Yaşamın, yüksekliklerin ile derinliklerin arasında
gidip
gelecek.
Yaşamın,
yüksek ve derin
olacak.
*
"de ki işte" kitabının "Yaşamak" bölümünden 16 no.lu yazı
foryoukitty
*
Yaşamın, geri gidip, hep, kendini
eskiden tıkanıp kaldığın bir noktada bulup,
hep ileriye itmeğe çalışmanın süreci
olacak.
*
"de ki işte" kitabının "Yaşamak" bölümünden 42 no.lu yazı
foryoukitty
*
Yaşam
rüzgarın titrettiği yaprakların
hışırtıları ardından çağıran
bir ses gibi:
çabucak yitiveren
anlaşılamadan
söylediği.
*
aynı kitabın "Yaşamak" bölümünün önyazısı
foryoukitty

2'nin Ölümü

İlk uzun yolculuğuma çıkmıştım.
Yanıma hiç bir şey almadan,
bir kendimi alarak ki O,
sana verebileceğim en güzel şeydi yaşantımdan.

Vardım sandım, indim.

Doğru geldim, ait oldum,
"doğru geldin" dedin "ait oldum".

Aylar sonra,
tanıdığımdan başka birini gördüm gözlerimle.
Başka dudaklarda,
bizim kelimelerimizle,
bizim aşkımızla.

Kendimi o an bıraktım...
Kendimsiz bir yola çıktım.

Daha uzun bir yol aradım gitmek için.
Bulamadım.

Kalbim zihnime oyunlar oynadı,
ikna oldum.

İlk günkü gibi geldim.
İlk günlerdeki sana geldim.
İlk günlerdeki gibi konuştun.
Gitmelerime pişman oldum.

Aylar sonra,
seni tanımak diye bir şey olmadığını gösterdin bana.
Hissiz miydin,
bitmiş miydin,
bir hiç miydin sevgili?..

Gece yarısı trenlerini ezberlemiştim,
sadece sana gelmeyi biliyordum,
kendimi sen sanıyordum,
yolum değil evimdin...

N'apıcağmı bilemedim.
Çok uzaklara gittim.

Bir gün aynaya baktım,
yüzüm yabancı geldi.
Gözlerimde bir ışık sönmüştü farkettim.
O ışık bir daha geri gelmedi!..

Aylar geçti.
Her gün bekledim,
sana gelmeyi özledim,
sana kanmayı...

Kimseye gidemedim bir daha,
hiç bir şeye kanamadım.
Gerçeklerse hep acıydı,
hiç tat alamadım.

Çok zaman geçmişti...
Sensizlikte tutunmuştum artık.
Hayatımda sonsuz bir yokluk olarak vardın,
alışmıştım.
En önemlisi başka birine "sevgilim" demiştim daha yeni.

Bir gün eski bir adreste karşılaştık,
"öğlen 12'de ne yapıyordun" dedin.
"İçim sıkılmıştı, en uzak bakkala sigara almaya çıkmıştım." dedim,
konuştuğumuza inanamayarak.

Gece kabus görüp ağlayarak uyandığını,
beni hatırladığını ve doğumgünümde benimle olman gerektiğini,
bunun gerçek bir başlangıç olacağını,
herşeyi anladığını söyledin.

--- "Çok uzun sustum çünkü sevgin bir hiç'ti. Sadece senin değil, herkesin sevgisiyle oynadım. Çünkü ben bir hiçim. Hayatını mahvetmeyi çok sevdim bebim." demedin... ---

Bir yıl öncesine döndüm.
Çok öncelere döndüm.
Tabula rasa'ya,
aşka,
mutluluğa,
özlediğim ben'e,
biz'e.

Şaşkınlıktan sarhoştum.
Kabuldü.
Sonundaydı!
Biliyordumdu.
Sonsuzdu.
O an..

Bir şeye tüm hayatını vermiş ve o şeyi ancak ölmeden önce bulmuş bir insan gibiydim.

Ve sonra öldüm sevgili...

Fark ettim ki: zamanımız bu kadarmış.
Fark ettim ki: o yola bir kere çıkılırmış.
Fark ettim ki: her yola çıkış bir başa dönüş getirir.
Fark ettim ki: ... artık ne gidebilirim, ne dönebilirim...

Ne yazık...

foryoukitty